2 Ağustos 2008 Cumartesi

Başvuru Süreci

Erasmus programına başvurmaya karar verdiğimde zannedersem yazokulundaydım. Arkadaşlarımdan birinin -ece- Interrail ile avrupa kıtasının altını üstüne getirmesi, sonra gelip bunu ben ve kızarkadaşıma ballandıra ballandıra anlatması, daha sonrasında ise 'ehehe erasmus var e gidiverin madem sizde' demesi ile kafamda çakan şimşek, beni buralara getirdi. hemen araştırmaya va bilgi toplamaya başladım erasmus hakkında, okulun ab ofisi sitesini keşfettim ilk olarak, daha sonra oradaki linklerden birinde ikili anlaşma listesini gördüm. Elektrik mühendisliği bölümünün anlaşmalı okullarına göz attım. İlk gözüme çarpan okullar o kadar Interrail-Italya muhabbeti dinlemenin verdiği gaz ile tabiki italyadakiler oldu. bu aşamadan sonraki olaylar genellikle okulların internet sayfalarını gezmek, şehirler hakkında bilgi toplamak, resimlerine bakmak ve iç geçirmek şeklinde özetlenebilir. Hibe olayı da erasmusun tadından yenmeyen güzel yanlarından biri olarak hemen dikkatimi toplamayı başarmıştı o vakit. Aylık ortalama 500 euro hiç de azımsanacak bir para değildi, karşılıksız olması da cabası tabi. Artık kafamda erasmusu iyiden iyiye netleştirmeye başlamıştım, ve başvuracağımı kesinleştirmiştim.


Bu güne kadar olmayan bir uygulama olarak 'dil sınavı not barajı sistemi' uygulamaya girdi bu yıl. Bu yeni sisteme göre, girilecek dil sınavından 50/100 başarı gösteremeyenler direkt olarak eleneceklerdi. Başvuru sayısının her yıl ortalama %80 arttığı bir programda kişi eleminasyonu için bulunmuş bir çözüm olsa gerek. Dil sınavından aldığımız notun %50 si ve agno muzun %50 si birleştirilerek oluşturulan bir ortalama puan ile bölümlerde bir sıralama yapilacak ve anlaşmalı okul - kişi sayısına göre yerleştirme olacaktı.

900 un biraz üzerinde bir başvuru oldu 2008-2009 öğretim yılı için. Elektrik için konuşmak gerekirse, 90 kişi başvurdu diyebilirim. Şeref Naci Engin -bölüm koordinatörümüz olur kendisi- hocanın bu seneki çabaları ile 16 dan 31 lere fırlayan bölüm kontenjanımız ile oldukça avantajlı bir konuma gelmiştik bölümce (tabi biz bu kontenjan artışı olayını sınavdan yaklaşık 2 ay sonra tercih sırasında ögrendik, o apayrı bir mevzu, karıştırmayalım) .

Dil sınavı yanılmıyorsam 3 dilde yapılıyordu, ki bunlar ingilizce, almanca ve fransızca idi. Önceki yıllara göre değişen kurallardan biri de, bütün dillerin katsayıları eşitlendi bu yıl, yani almancadan giren eskiden ingilizceden girene göre daha avantajlı idi, artık böyle bişey kalmadı, bütün katsayılar 1'e çekildi. Sınav, 50 test sorusundan oluşan bir sınavdır, ben ingilizceden girdim, yani aslını söylemek gerekirse kolay bi sınav değildir. Yani eğer içinizde 'bizim ileri ing. muafiyeti gibidir nasılsa ikisini de ybd hazırlıyo' diye düşünen varsa, şimdiden vazgeçsin, hayal kırıklıgına ugrarsınız. ağırlıklı olarak reading den oluşur sınav,
vocab bölümü oldukça kasar, hatta bi soruda boşluğa koyulabilecek 5 alternatif şık kelime varken, ben hiçbirini bilmiyordum kelimelerin, işin enteresan tarafı cümleyi de anlamamıştım :-) Reading leri yaparsanız, biraz da şansınız yaver giderse, 50 geçersiniz.

Barajı geçemezsek şansımız tamamen bitiyor mu derseniz, evet malesef, acı bi şekilde çook yakınımla tecrübe etmek zorunda kalmış biri olarak yazıyorum bunu..

Sınav sonuçları açıklandıktan sonra, başvurduğunuz senenin güz dönemi sonundaki genel ortalamanız ile birlikte ikisi birleştirilip bir puan ortaya çıkar, ki bu sizin listede bir sıra sahibi olmanızı sağlar.

(4 üzerinden olan ağırlıklı ortalamanız*12,5)+(dil sınavu puanı/2)

formülcüğü ile hesaplanan puan ile girdiğiniz bölüm bazındaki liste ile ne kadar üstlerde iseniz, o kadar şansınız var demektir.

Artık herşey tamamlanmış olup bölüm bazında okul tercihi aşaması gelmiştir ki, en zor aşama oldu benim için. Hangi okulu, hangi ülkeyi tercih edeceğime karar vermem gerekiyordu. Farkettiğiniz gibi TU Kaiserslautern i seçtim, ancak gerçekten üzerinde çok düşündüm, önceki yıl gidenlerle konuştum, hocalarla konuştum, ailemle konuştum, konuştum da konuştum yani. Birkaç önemli kriter vardı benim için, ve Almanya nın bunları sağladığına karar kıldım sonunda.

Bu nedenleri sizlerle de paylaşayım, paylaştıkça artsın sinerjimiz madem :)

  1. Bir kere, gittiğim okulun yurdu olmalıydı, ev sahibi elektrik su doğalgaz paraları ile ugraşmamalıydım, bu konuda İtalyadaki okullar sınıfta kaldı, italyada hemen hemen hiçbi okulun yurdu yoktur.
  2. Konaklama masrafı ucuz olmalıydı, ki gezmeye dolaşmaya para kalsın. bu konuda da viyana ve kuzey ülkeleri sınıfta kaldı, gerçekten ikisinde de hayat çook pahalı, bütün hibeyi yurt parasına bağlamak anlamsızdı benim için.
  3. Okulun avrupa haritasındaki konumu da çok önelmi bi konuydu. almanya ve k town, avrupanın tam ortasında olması sebebi ile, gezilip görülebilecek olası bütün yerlere optimum uzaklıkta olması sebebi ile, tercih etmemde pay sahibidir.
  4. Mühendislik teknik üniversitede okunur madem, kuralı bozmayayım dedim.
  5. Dil öğrenimi. Erasmusun katkılarından belkide en çok kullanacağımız. Almanca, benim gibi Mühendislik eğitimi alan bir ögrencinin bilirse çok avantaj sağlayacağı bir dildir. Almanyada almanca öğrenebilmek, dil yerinde öğrenilir deyimi ile birebir örtüşmekte, ve beni benden almaktadır. Almanya dışında bazı ülkelerde de almanca konuşulabilir, ancak aksan- tellaffuz farklılıkları oldukça baş ağrıtır diye düşünüyorum şahsen. göürcez.

Birçok şey daha sayabilirim muhtemelen, ancak işin özünü anladınız siz. Pahalı memleket-az seyahat yerine ucuz memleket-çok seyahat ı seçtim yani.

Gideceğimiz ülke belli olduktan sonrakileri de, bir sonraki birlikteliğimizde sizlerle paylaşayım, şimdilik esen kalın canlarım..

Hiç yorum yok: